Skip to content (Press Enter)
PRP Uygulamasının Tarihçesi
PRP tedavisi 1980’ler ve 90’lardaki klinik uygulamalardan bu yana rejeneratif tıpta ve diğer uzmanlık alanlarında popülerlik kazanmıştır (Wu et al., 2006).
İlk olarak David R. Knighton “insan plateletlerinden elde edilen ve topikal olarak uygulandığında lokal olarak etki gösteren büyüme faktörlerinin” kullanımını tanımlamış ve özellikle kronik yaralarda doku yenilenmesini tetiklemek amacıyla venöz kandan elde edilen, büyüme faktörü salgılayan plazma hücrelerini kullanmanın ne kadar ilginç olabileceğine dikkat çekmiştir. O tarihte Knighton polimer bazlı bir separatörjel içermeyen laboratuar tüplerini PRP üretmek amacıyla kullanmıştır. (Knighton et al., 1982; Knighton et al., 1986)
Maksilofasiyal cerrahide Robert E. Marx mandibular süreklilik defektleri için kemik greft rekonstrüksiyonunda PRP’nin kemik matürasyon oranları ve kemik yoğunluğu üzerindeki etkisini değerlendirmiştir, greftlere eklenen PRP’nin kemik formasyonunda artışla sonuçlandığını göstermiştir (Marx et al., 1998)
Bu öncü uygulamalardan sonra PRP kullanımı tüm dünyada spor hekimliği, ortopedi, kalp damar cerrahisi, estetik tıp, maksilofasiyal cerrahi, plastik cerrahi, oftalmoloji ve jinekoloji -ürojinekoloji alanlarını içerecek biçimde yayılmıştır.
PRP Uygulamasının Teknolojik Gelişimi
Halen CE onaylı ve/veya FDA (Food and Drug Organization) tarafından onaylanmış, 8 ila 60 ml arasındaki venöz kandan santrifüjleme yöntemiyle PRP hazırlayan birkaç medikal gereç vardır. Bununla birlikte farklı ticari markalar olarak üretilen bu gereçlerin karşılaştırmalı performansları önemli farklılıklar göstermektedir.
Neredeyse tüm gereçlerde alınan kan prematüre bir koagülasyonu önlemek için bir antikoagülan madde ile karıştırılmakta ve hemen santrifüj işlemine sokulmaktadır. Bu gereçlerin tamamı kanı bileşenlerine ayırarak yüksek düzeyde platelet içeren bir plazmayı izole etmek olsa da her bir gereç farklı işlevlere sahiptir. Spesifik olarak bu gereçler (ya da medikal cihazlar) ve uygulama protokolleri plazmayı ne şekilde izole ettiklerine (kan bileşenleri arasına mekanik bir bariyer koyarak veya koymadan), kan toplama gerecinin tipine ve işlevine, santrifüj işleminin sayısına ve süresine, istenen bağıl santrifüj gücüne ve diğer üretim süreçlerine göre farklılıklar gösterir. Bu farklılıklar hazırlanan PRP preparatlarının plazma hacmine, platelet konsantrasyonlarına, büyüme faktörü miktarlarına ve elimine edilen beyaz ve kırmızı hücre sayısına göre farklılık göstermelerinin nedenidir (Mazzocca et al., 2012). Dr Jane Fitzpatrick’in yayınında tanımladığı şekilde (Fitzpatrick et al., 2017) PRP preparatları klasik olarak iki gruba ayrılır: “buffy coat” veya lökosit yönünden zengin PRP veya plazma veya lökosit yönünden fakir PRP.
“Buffy coat” sistemleri plateletleri beyaz kan hücreleri düzeyinde yoğunlaştıracak (Buffy coat katmanı) santrifüj protokolleri kullanırlar. Bu kitler tipik olarak venöz kanın 3 ila 8 katı, hatta daha fazlası platelet yoğunluğuna sahip PRP preparatı üretirler. Bununla birlikte üretilmiş lan PRP yüksek miktarda beyaz kan hücresi (venöz kanın 2 ila 7 katı arasında) ve değişen miktarlarda kırmızı kan hücresi içerirler. Bu nedenle “buffy coat” sistemi ile hazırlanan PRP preparatları kırmızı kan hücresi kontaminasyonu nedeniyle rengi pembeden kırmızıya doğru değişen PRP preparatları üretirler.
Bunun tersine plazma kaynaklı PRP’de sadece plateletleri ve plazmayı yakalamak, kırmızı ve beyaz kan hücrelerini hariç tutmak hedeflenir. Bunun sonucunda oluşan PRP altın sarısı renktedir, platelet konsantrasyonları ise venöz kanın 1,5 ila 3 katı yoğunluğuna ulaşır (Filardo et al., 2012). Plazma üreten bir çok medikal gereç yavaş bir santrifüj prosedürü uygular; PRP ve diğer kan bileşenleri arasında herhangi bir fiziksel bariyer yoktur. Bu nedenle plazma kaynaklı PRP’nin hücresel bileşimi operatörün el becerisine bağlıdır ve aynı şekilde tekrarlanamaz. Ayrıca bu tür medikal gereçler buffy coat düzeyindeki büyük ve yoğun plateletleri ayıramazlar.
Regen Lab’ın yenilikçi teknolojisi her iki PRP Hazırlama yönteminin avantajlarını birleştirecek şekilde bir PRP üretimi sağlar. Separatör jel buffy coat’ın içine hassas biçimde yerleşerek fiziksel bir bariyer oluşturur; bu bariyer plazma ve Plateletlerin jelin üst kısmında, istenmeyen beyaz ve kırmızı kan hücrelerinin ise alt kısmında kalmasını sağlar. Sonuçta ortaya çıkan PRP Plateletlerin çok büyük kısmını ( >%80), beyaz kan hücrelerinin küçük bir kısmını (pro-enflamatuar nötrofillerin özellikle azalması sağlanır) içerir, kırmızı kan hücreleri ise görünmeyecek kadar azdır.